Uzay alanında çalışmaya başlayan özel şirketlerle birlikte, uzay alanındaki macera kaldığı yerden devam ediyor. Özel şirketlerin yeni planları ile birlikte, uzay çalışmaları artık gelir sağlanabilir hale getirildi. Böylelikle, hem uzay çalışmaları devamlı hale getirilebiliyor hem de yüksek harcama gerektiren planlar üzerinde çalışılabiliyor. Bu imkanlar sayesinde Space X, Starship adını verdiği yeni bir roket geliştirmeye başladı. Bu roket için şirketin hedefleri büyük. Önce uzaya, sonra Ay’a, ardından Mars’a ve ötesine gitmek istiyorlar. Bunu başarabilmek adına şirketin, gelmiş geçmiş en güçlü ve büyük roketi geliştirmesi gerekli. Geniş ekonomik imkanlara sahip böyle bir şirketin bu hedef için çalışıyor olması, dikkatleri üzerine toplamasını sağlıyor. Starship’in prototip denemeleri ciddi anlamda başladı bile.
Starship’in Teknik Özellikleri
Teknik anlamda bakıldığı zaman Starship’in, daha önce hiçbir roketin sahip olmadığı önemli özelliklere sahip olduğunu görüyoruz. Roketin boyu 120 metre. Şimdiye kadar üretilmiş en uzun roket Apollo görevlerinde kullanılan Saturn – V roketiydi. Bu roket 110 metre uzunluğundaydı. Bununla birlikte Rusların da 110 metre civarında yüksekliğe sahip olan bir roket geliştirmesi oldu. 120 metre uzunluğu ve 9 metre çapı ile birlikte Starship gelmiş geçmiş en yüksek roket ünvanına sahip olacak. Roketin bütün hali 120 metreye ulaşıyor olsa da, iki farklı bölümün bir araya gelmesinden oluşuyor. Starship ve Superheavy.
Burada ufak bir kelime karmaşası olabilir. Roket iki farklı büyük parçanın birleşiminden oluşuyor. Starship kelimesi hem iki parçanın bir araya gelip büyük roketi oluşturmasına verilen isim, hem de parçaları ayrı ayrı ele aldığımız zaman üst kısımda kalacak parçaya verilen isim. Superheavy parçası genel olarak roketin aşağıda kalan yarısını oluşturuyor. Daha çok yakıt taşıyan ve motorları tutan kısım olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla aslında genel olarak roket için yardımcı bir görevi olduğunu düşünebiliriz. Kargo ve insan taşıma gibi roketin gerçek hedeflerini yerine getirecek olan kısım, roketin üst tarafında kalan yarısı. Bundan dolayı roketin üst kısmını oluşturan parçaya ve genel olarak roketin adına Starship denmiş.
Gelin, üstteki yarım parçayı oluşturan Starship İle başlayalım. Starship 50 metre uzunluğunda bir parça. 9 metre çapa sahip. 1200 ton ağırlığında. Bu parçanın içerisinde dilerseniz 100 kişiyi taşıyabilirsiniz. Ancak yük taşımanız da mümkün. 100 ton yük taşıma kapasitesi mevcut. Gerekli durumlarda hem yük hem insan taşıması da yapabiliyor 50 kişi artı yük gibi. Bu değerleri daha önce hiçbir roket ulaşamamış durumda. Uzaya giden 110 metre yüksekliğindeki roketler yaklaşık olarak dört ila yedi kişi arasında mürettebat alabiliyordu ve kasıtlı yük taşıyabiliyordu. Ancak Starship sağladığı imkanlarla birlikte yeni bir devri başlatacak.
Roketin 120 metre olduğunu ve Starship’in 50 metre olduğunu söylemiştik. Starship’in altına takılabilen 70 metre uzunluğunda bir parça daha var. Bu Superheavy parçası 3400 ton ağırlığında. Daha çok, yakıt depolamak ve roketin motorlarını tutmak amacıyla kullanılıyor. Starship tek başına uzaya çıkıp yakın yörüngeye gidebilme imkanına sahipken, Superheavy ile birlikte Mars’a hatta daha ötesine gitmeyi planlıyorlar. Superheavy ile Starship gerektiği durumlarda birleştirilip ayrılabiliyor. Yani gerekli görevlerde Starship tek başına da kullanılabilir. Aralarındaki bir farklılık da, motor sayılarında. Starship tek başına dokuza kadar Raptor motoru taşıyabilirken Superheavy 27-28 civarında Raptor motoru taşıyabiliyor. Böylelikle çok daha uzak mesafelere çok daha güçlü ve hızlı şekilde ulaşabilmek mümkün hale geliyor.
Raptor Motorları Kullanılıyor
Falcon roketlerinde Merlin motorları kullanılıyordu. Hatta bu roketin Falcon 9 olarak isimlendirilmesinin sebebi, dokuz adet Merlin motoruna sahip olmasaydı. Dokuz adet motor ile birlikte Falcon roketi, yörüngeye çıkıp uydu yerleştirebiliyordu. Bu görevi tamamladıktan sonra dünyaya dik bir şekilde inip tekrar kullanılabiliyordu. Starship ise Raptor motoru kullanıyor. Bir Raptor motoru yaklaşık olarak üç Merlin motoruna denk geliyor. Raptor motorlarının 27 tanesinin bir araya gelmesi, muazzam bir itiş gücü oluşturuyor ve büyük bir roketin uzayda çok uzak mesafeler kat etmesine imkan sağlayabiliyor. Starship atmosferin olduğu mekanlarda, motorlarından aldığı güçle birlikte yüzgeçlerini kullanarak yönünü belirlemeyi hedefliyor.
Yüzgeçler
Starship ile birlikte geliştirilen bir diğer özellik de roketin gövdesine yerleştirilmiş olan yüzgeçler. Bu yüzgeçler, bir uçağın kanatları gibi işlem görüyor. Gerektiği durumlarda bilgisayar hesaplamalarının karar verdiği şekilde çalışarak, rokete yön vermeyi hedefliyorlar. Bu şekilde, atmosferin yoğunluğundan faydalanarak roket, gerekli şekillerde konumlandırılabiliyor. Starship’in yapmaya çalıştığı özel bir hareket var. Göbek taklası hareketi. Roket atmosfere girdikten sonra yeryüzüne paralel olacak şekilde yere düşmeye başlıyor. Yere dik şekilde inebilmesi için, göbek taklası hareketini başarılı şekilde gerçekleştirmesi gerekiyor. Hem göbek taklası hareketini gerçekleştirmek, hem de yere paralel olarak düşerken gerekli konumlandırmayı yapabilmek için bu yüzgeçler çok önemli.
Yörüngede Yakıt İkmali
Starship’in üzerinde çalışmayı planladığı bir diğer konu da dünyanın yörüngesinde yakıt ikmali yapmak. Böylesine devasa roketleri dünyanın çekiminden kurtarmak ve uzaya çıkarmak oldukça büyük bir güç istiyor. Bu gücü üretebilmek için de büyük miktarda yakıt kullanılması gerekiyor. Dolayısıyla yörüngeye çıkana kadar, yakıtın önemli bir kısmı bitmiş oluyor. Mars’a, Satürn’e ya da Jüpiter’e giderken roketin tüm bu yakıta ihtiyacı var. Bu ihtiyacı giderebilmek adına şöyle bir plan düşünülmüş durumda: Starship kendi başına dünyanın yerçekiminden kurtulacak ve kendisini yörüngeye yerleştirecek. Orada, gerekli yakıta sahip olan başka bir uzay aracı Starship’e kilitlenecek ve yakıt ikmali yapacak. İkmalin yapılmasının ardından kenetlenme çözülecek ve Starship, dolu tankeri ile birlikte uzay yolculuğuna başlayacak. Buna benzer bir kenetlenmeye daha önce Uluslararası Uzay İstasyonunda gördük. Oraya malzeme gönderildiğinde veya astronot değişikliği olduğunda, yörüngede buna benzer kenetlenmeler gerçekleşiyor. Yani aslında Starship’in hedefleri gerçekçilikten uzak değil.
Boca Chica
Space X’in hedefi Mars’a koloni kurmak. Bunu gerçekleştirmek için mümkün olduğunca fazla fırlatma yapılmalı ve bunun üzerine de çeşitli planlar yapılıyor. Çok sayıda fırlatmayı gerçekleştirebilme amacıyla şirket kendine ait bir mülk almış durumda. Bu mülk, Teksas’ın güneyinde bulunuyor. Boca Chica olarak adlandırılan bu bölgede şirket istediği kadar fırlatma rampası kurabilir. Space X verimliliğe ve optimizasyona son derece önem veren bir şirket. Bu sayede, tekrarlanan fırlatmaları kısa süre içerisinde rahatlıkla gerçekleştirebiliyor. Böylelikle, Mars’a koloniler kurmak için gerekli olan tüm özellikleri karşılayabiliyorlar. Günümüzde Starship prototip denemeleri Boca Chica bölgesinde gerçekleştiriliyor.
Uzay alanındaki ekonomik planlama sorunlarının giderilmesi ile birlikte bu sektördeki canlanma tekrar sağlandı. Artık büyük şirketler, sadece uzaya çıkmak ve oraya gitmekten öte Mars’a koloni kurmayı düşünüyor. Bunun üzerine tutarlı ve gerçekçi çalışmalar gerçekleştiriyor. Mars’a yerleşmek ve uzayın derinliklerine ulaşmak, insanlığın her açıdan çok daha fazla gelişmesinde büyük bir adım olacak.