Ulaşımımızı gerçekleştirmek, küreselleşen dünyada büyük öneme sahip. Farklı coğrafi yüzeylerde ve binaların arasında istediğimiz yere kısa sürede ulaşabilmemiz zaman zaman oldukça gerekli hale gelebiliyor. Ulaşımımızı gerçekleştirmek için pek çok seçeneğe sahibiz. Helikopterler de ulaşımımızı hızlı şekilde sağlayan önemli hava taşıtları arasında bulunuyor.

Helikopterler sadece iki farklı pervane ile ciddi ağırlıkları kaldırabilme kabiliyetine sahip. Oldukça çevik bir yapıları var ve çeşitli manevraları kolaylıkla gerçekleştirebiliyorlar. Bundan dolayı farklı araziler üzerinde kolaylıkla kullanılabiliyorlar.

Helikopterler nasıl tasarlandı? Tüm bu özelliklere sahip olan bir makina nasıl geliştirilebilir? Sizlerle birlikte helikopterin tasarımını inceleyeceğiz.

Yusufçuk Böceği

Tasarımları ve makinaları geliştirilirken zaman zaman doğadaki farklı yapılar göz önüne alınabiliyor. Özellikle bazı canlıların binlerce yıllık evrimle birlikte geliştirmiş olduğu yapılar, bizlere bazı sorunları nasıl çözebileceğimiz konusunda önemli cevaplar sağlayabiliyor. Canlıları inceleyerek geliştirdiğimiz pek çok tasarım ve cihaz bulunuyor. Yusufçuk böceği de helikopterleri geliştirmemizde bize ciddi anlamda yardımcı oldu.

Yusufçuk böceğinin özellikleri

Yusufçukların dikkat çekici renkleri bulunuyor. Bu dikkat çekici renkler, uzun vücutları boyunca yayılmış durumda. Yusufçukların başı 360° dönebilme kabiliyetine sahip. Kafalarında ise 1.000 ayrı göz barındırıyorlar. Böylelikle diğer 8.000 böcek türü arasında oldukça iyi şekilde görebilme kabiliyetine sahip oluyorlar.

Yusufçuk böceğinin adı

Yusufçuğun İngilizce adı ‘Dragonfly’ olarak karşımıza çıkıyor. Bu ifade, ‘uçan ejder’ anlamına geliyor. Ancak bu böceğin bizim kültürümüzdeki isminin yusufçuk olması, Yusuf peygambere kadar uzanan bir hikayeye sahip. Yusuf peygamberin kaftanının renklerinin yusufçuk böceğinin renklerine benzemesinden dolayı bu böcek türünün yusufçuk olarak isimlendirildiği söyleniyor.

Yusufçuğun kanatları

Yusufcuğun kanatları gövde üzerine dikkat çeken renklerle birlikte çapraz olarak yerleştirilmiş. Burada iki çift kanat bulunuyor. Bu kanatlar üst üste katlanmıyor.

Yusufçuk böceğinin uçma kasları ve kanat hareket ettirme şekilleri farklı yönlerde gerçekleşebiliyor. Bu kanat grupları hem öne ve arkaya hem de yukarı ve aşağı hareket edebiliyor. Böylelikle havada çok daha ani tepkileri net şekilde gerçekleştirebiliyor. Bu özelliğiyle birlikte diğer böceklerden ciddi anlamda ayrılıyor.

Yusufçuk böceği, bu kanatları birbirine bağlamak için oldukça karmaşık bir iskelet sistemine sahip. İskelet sisteminin özellikleri, kanatlara çok daha geniş bir kabiliyet alanı sağlamış durumda. Bu sayede yusufçuk uçma konusunda tam bir profesyonel haline gelmiş.

Yusufçuğun İncelenmesi

Yusufçuk böceği, bir şekilde helikopteri tasarlayan bilim insanı tarafından fark edildi. Yusufçuk böceğinin sahip olduğu özelliklerin keşfedilmesi, ilk helikopterlerin tasarlanmasının önünü açtı. Bu böceğin sahip olduğu sistemler, hava taşıtı geliştirebilmek adına önemli sorulara cevap oluşturabilecek nitelikteydi.

Helikopterin mucidi

Helikopteri Igor Sikorsky geliştirdi. 1889 yılında doğdu ve 1972 yılında hayata gözlerini yumdu. Ukrayna’da başlayan hayat yolculuğu Amerika Birleşik Devletleri’nde son buldu.

Bu kişi, Rus asıllı Amerikalı bilim insanıdır. Diğer yandan iş insanı olarak da tanımlanmaktadır. Sahip olduğu bilgi birikimi ile birlikte ve iş insanı kimliğiyle bazı projeleri fonlama imkanına sahipti. Böylelikle bilimi ve icatlarını geliştirebilmek için oldukça iyi bir fırsata sahipti.

Yusufçuk nasıl anlaşılmaya çalışıldı?

Yusufcuğun sahip olduğu uçma istemleri dikkat çektikten sonra yoğun bir inceleme üzerine planlar geliştirildi. Bir firma eşliğiyle birlikte yusufçuk böceği, bilgisayarlı sistemler tarafından özenle tarandı. Kanatlarını nasıl kullandığı ve iskelet sistemi gibi konular büyük bir dikkatle incelendi. Bu inceleme sırasında 2.000 adet üzerinde özel çizim yapıldı.

Yusufçuk böceğinin anlaşılması ile birlikte bu araştırmayı yapan bilim insanlarının kafasında helikopterin nasıl geliştirilebileceğine dair fikirler oluşmaya başladı. Duyulan gereksinimler ve olması gereken tasarım yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştı. Böylelikle ilk denemeler yapılmaya başlandı.

Helikopter ve Yusufçuk Arasındaki Benzerlikler

Yusufçuk, iki çift kanada sahip. Bu kanatlar yusufçuğun sırtında bulunuyor. Bir kanat grubu ön tarafta bulunurken diğer kanat grubu ise arka tarafta bulunuyor.

Bir helikopterin tasarımını düşünün. Helikopterden de ön tarafta daha büyük ve yatay şekilde duran bir kanat var. Diğer kanat ise dik bir şekilde arka tarafa konumlandırılmış durumda.

Bu iki kanat grubu, birbirine karşıt zamanlı olarak çalışıyor. Önde bulunan kanat grubu yükselirken arkadaki kanatlar ise alçalıyor.

Bu farklı kanat grupları sayesinde helikopterin ve yusufçuğun uçabilmesi, rahat manevralar yapabilmesi mümkün hale geliyor.

Yusufçuklarda iki farklı kas grubu bulunuyor. Bu kas grupları farklı amaçlar için kullanılmakta. Bir kas grubu yükselen kanat çifti ile çalışırken diğer kanat grubu ise alçalan kanat çifti ile çalışıyor. Böylelikle kanatları birbirinden bağımsız şekilde çok daha etkili bir yöntemle kullanabilmek mümkün hale geliyor.

Farklı kas gruplarının, farklı kanat gruplarını birbirinden bağımsız şekilde hareket ettirmesi büyük öneme sahip. Tek bir kas grubu ile bunu başarabilmek mümkün değil. Bu özellikten hareketle, helikopterlerin de benzer bir kabiliyete sahip olabilmesi açısından gerekli mekanizmalar düzenlenmiş durumda. Böylelikle helikopterler de yusufçuklar gibi farklı kanatları farklı şekillerde kullanabiliyor ve havadaki hareketlerini başarılı şekilde gerçekleştirebiliyorlar.

Doğadaki Zenginlik

Doğadaki canlılar, yüzbinlerce yıl boyunca süren evrimsel süreçlerin sonucunda günümüzdeki hallerini aldı. Sadece böcek türleri bile 8.000’in üzerine çıkıyor. Bir böcek türünden dahi helikopter gibi hayatımızı ciddi anlamda kolaylaştırabilen cihazları tasarlayabilmek mümkün.

İnsanlar olarak pek çok eksikliğe ve ihtiyaca sahibiz. İhtiyaçlarımızı gidermek adına çeşitli buluşlar yapıyoruz ve icatlar geliştiriyoruz. Bunları çok daha başarılı şekilde gerçekleştirebilmek ve ihtiyaçlarımızı çok daha kaliteli şekilde giderebilmek için doğayı çok daha dikkatli şekilde gözlememiz büyük önem taşıyor.

Günümüze kadar doğadaki canlıları izleyerek pek çok buluşa imza attık. Canlıları incelemek sadece fizyoloji bilgimizi arttırmıyor, ihtiyaçlarımızı giderebilmek için bizlere çok değerli bilgiler sunabiliyor. Doğada daha sorularını dahi bilmediğimiz pek çok cevap yatıyor.

Gelecekte doğadaki canlılar incelenerek daha pek çok icada imza atılacak. Bu konuda en başarılı olanlar, doğa hakkında en çok bilgiye sahip olanlar olacak. Bundan dolayı doğadan kopmamak ve doğa hakkındaki bilgi birikimimizi her geçen gün geliştirmek için çalışmamız gerekli.

Modern Çağda teknolojik aletler geliştirmek ve farklı buluşlara imza atmak hiç olmadığı kadar büyük bir öneme sahip. Geleceğin dünyasında ve evreninde başarılı olabilmek için buluş yapma ve icat geliştirme yollarını iyi şekilde algılamamız gerekli. Günümüzdeki milyonlarca farklı türde canlı türü, kendimizi geliştirebilmemiz adına bizlere yardımcı olabilir. Dahası, varlığını bile görmediğimiz ve nesli çoktan tükenmiş olan canlıların fosilleri, kendimizi geliştirebilme potansiyelimizi defalarca katlıyor. Üstelik insanlığın çok gezegenli bir canlı türü olma ihtimali, gelecekteki bilgi birikimimiz ve icatlarımıza yönelik büyük bir heyecanın oluşmasına ortam hazırlayabilir.