Merkür güneş sistemimiz içerisinde belki de en sıra dışı gezegenlerden biridir. Güneş sisteminde hem Güneş’e en yakın hem de en küçük olan bu gezegenin çapı 2440 kilometredir. Bu gezegen öyle küçüktür ki Jüpiter’in uydusu Ganymede ve Satürn’ün uydusu Titan bile ondan daha büyüktür. Görece devasa olan çekirdeğinde ise eriyik maddelerin hareketleriyle zayıf bir manyetik alana sahiptir. Fakat aynı zamanda yoğun ve kayalık bir gezegendir. Atmosfer ise neredeyse yok denecek kadar az ve incedir. Aynı zamanda yer şekilleri diğer karasal gezegenlerden çok daha fazla yarık ve çatlaktır. Bu gezegenin bünyesinde neden aşırı uç koşulları barındırdığını anlamak zor değildir. Çünkü aynı zamanda onu bu kadar ilgi çekici yapan şey de budur.
Merkür Aslında Bir Cehennem Kayasıdır
Venüs, Dünya ve Mars’ın yanı sıra bu gezegende Güneş’in yüksek ısılarına dayanabilecek katı maddelerden oluşmuştur. Bu gezegenlerin hepsi manto denen bir katmanla çevrili ve demir bakımından zengin bir çekirdeğe sahiptir. Manto çoğunlukla magnezyum elementinden yapılmış olup demir silikat diye adlandırılan minerallerden bir araya gelmiştir. Her gezegende mantodan kaynaklı birtakım yer şekilleri oluşmuştur. Bunlardan bazıları volkanlar ve jeomorfolojik yapılardır. Bu oluşumlarda gezegenlerin kayalık dış kabuğunu şekillendirmektedir. Venüs, Dünya ve Mars’ın üçünde de yüzeylerinin üzerinde atmosfer tabakaları vardır. Fakat Merkür için bu geçerli değildir. Çünkü gezegenin Güneş’e yakınlığından dolayı, Güneş rüzgarları burada atmosfer oluşumuna izin vermemektedir. Bu nedenle de bu cehennem kayasının üzerinde yer alması gereken gaz örtüsü neredeyse yok edilmiştir.
En Yaşlı Gezegenlerden Biri
Güneş sisteminin cehennem kayası olarak adlandırılan bu gezegen aynı zaman da sistemin en yaşlılarından biridir. Çünkü yaklaşık 3,8 milyar yıl önce son bulmuş geç ağır bombardıman dönemi sırasında oluşmuş bazı krater izlerine sahiptir. Venüs ve Dünya’da bu kraterler atmosferlerinden ve diğer birtakım etkenlerden dolayı görülmemektedir. Fakat bu cehennem kayasında atmosfer olmadığı için o dönemden kalma kraterlerin çoğu korunmuştur. Aynı zaman da Mars’ da ilk bombardımana dair izlere taşımaktadır. Bu da bize onun sonraki geçmişine dair birtakım bilgiler vermektedir. Gezegen biliminde genellikle bir gezegenin yüzeyinde ne kadar çok krater varsa o gezegenin o kadar yaşlı olduğu düşünülmektedir. Bu sebeple Merkür’ün yüzeyinin de oldukça yaşlı olduğu söylenebilir.
Gezegenin İç Özellikleri
Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu cehennem kayası karasal bir gezegendir. Ayrıca Güneş Sistemi içerisinde bulunan karasal gezegenlerin de en yoğunudur. Gezegenin yüzde altmışı demir ve yüzde kırkı diğer minerallerden oluşmuştur. Bu demir yoğunluğu neredeyse Dünya’nın iki katı kadardır. Neden bu kadar demir içerdiği ise gezegen bilimcilerin çözmeye çalıştığı gizemlerden bir diğeridir. Gezegenin çekirdeği tahmin edildiğinden daha büyük ve muhtemelen katı haldedir. Gezegenin yüzde seksen beşini kaplayan bu çekirdeği erimiş demirden oluşmuş sıvı bir katman kaplar. Yer kabuğunu ise silikat kayalıklar oluşturmuştur.
Yüzeydeki yer şekillerini etkileyen tek süreç volkanik hareketler değildir. Gezegenin kendisi de soğudukça küçülmüş ve kayalık yer kabuğundaki kırılmaların bazıları bu şekilde meydana gelmiştir. Bunların altındaki katmanlar büzüştüğünden yüzey kayaları çatlayıp kırılır. Kırılma gerçekleştiğinde ise yer kabuğunda devasa uçurumlar oluşmaktadır.
İnsanlık Tarihinde Merkür Görevleri
Bu cehennem kayasına uzay çağının doğuşundan itibaren 2 tane görev gerçekleştirilmiştir. Bunların ikisi de insansız görevlerdir. 1973 yılında Mariner 10 uzay sondası gezegeni ziyaret etmiş ve etrafında üç tur atan ilk uzay aracıdır. Bu görevde gezegenin yüzey fotoğrafları çekilmiş ve birtakım ölçümler yapılmıştır. 2011 yılında ise Messenger uzay aracı uzun bir görev için gezegen yörüngesine yerleştirilmiştir. Bu araç gezegenin kutuplarında su bulmuştur. Ayrıca gezegenin küçüldüğünü de keşfetmiştir. Fakat astronomları heyecanlandıran en önemli keşiflerden birisi gezegenin yüzeyinde bulunmuştur. Kuyrukluyıldız çarpmalarıyla oluşan Caloris havzası ilk kez Messenger tarafından görüntülenmiştir.
Gezegen Hakkındaki Diğer Önemli Bilgiler
Öncelikle bu gezegen, Güneş Sistemi içerisinde bulunan gezegenlerin en küçüğüdür. Aynı zamanda Güneş’e diğer gezegenlerden daha yakındır. Güneş’e en yakın noktası 46 milyon kilometre en uzak noktasıysa 69,8 milyon kilometredir. Gezegenin 1 günü 58 Dünya günü uzunluğunda ve 1 yılı 88 Dünya günü uzunluğundadır. Bunun nedeni kendi çevresinde çok yavaş, Güneş’in çevresinde çok hızlı dönmesidir. Ayrıca eksen eğikliği 0 derecedir. Son olarak da bu gezegendeki kütle çekimi Dünya kütle çekiminin 0,38 katıdır.
Merkür gezegenine baktığımınız zaman, henüz Güneş Sistemi içerisinde bile keşfedilecek çok fazla gezegen olduğunu söyleyebiliriz. Dünya’nın Venüs ve Mars’tan sonra en yakın komşularından biridir. Ancak bu gezegen yaşam bulundurma ihtimali de en düşük gezegenlerdendir. Fakat yine de kafamızı kaldırıp bu gezegenlere ve hatta daha da ötesine bakmalıyız. Çünkü hepimizin bildiği gibi İstiklal Göklerdedir.