Evet, başlığımızdan da anlayacağınız üzere Satürn, gezegenlerin Kralıdır. Bu gezegene neden kral dendiğini sizde tahmin ediyorsunuzdur. Evet tabi ki de etrafında yer alan halkalar yüzünden. Bu halkalar aslında gezegensel boyutta bir taca benzetilmektedir. Bu yüzden bu gezegene taçsız kral ya da gezegenlerin kralı da denmektedir. Bizde bu yazımızda taçsız kral lakabını sık sık kullanacağız.
Öncelikle taçsız kral için; teleskopla ve uzay araçlarıyla incelenen en popüler gezegenlerden biri olduğu söylenebilir. Küçük bir cihazla bile gezegenin o güzel halka sistemi görülebilir. Zaten astronom Galileo Galilei’ de 1610 yılında, ilk olarak düşük kaliteli bir cihazla bu halkaları keşfetmiştir. Gelileo gördüğü şeyi çizmiş ama gezegenin sanki kulakları ya da her iki tarafın da birer uydusu varmış gibi görünmesini sebebini anlayamamıştır. Bu eklentilerin gerçek doğasının belirlenmesi yaklaşık 250 yıl sürmüştür. 1655 yılında Hollandalı astronom Christian Huygens (1629 – 1695) daha kuvvetli bir teleskopla bakınca Satürn etrafında bazı maddelerden oluşan bir disk bulunduğuna karar vermiştir. 1675 yılında Giovanni Domanico Cassini (1625 – 1712) bu halkaların aralarında boşluklar olan birden çok halkadan oluştuğunu belirlemiştir. Halkaların gerçek doğasına ilişkin düşünceler, gezegen yörüngesindeki küçük parçacıklardan oluşan bir sistem fikri olarak 1859 yılında James clerk Maxwell tarafından ortaya atılmıştır. Sonuç olarak Voyager 1 ve Voyager 2 ile Cassini uzay araçları bu gezegeni keşfetmek için gönderilmiştir. Dünyadan gönderilen bu araçların gezegeni keşfederken çektikleri görüntüler bu halkalara açıklık getirmiştir. Bu halkalar; aralarında tozdan boşluklar bulunan sayısız küçük kayalardan oluşmuştur. Halkaların içine gömülü halde dalgalar, anaforlar ve başka geçici karmaşık örüntüler oluşturan küçük uydular bulunduğunu gözler önüne serilmiştir.
Satürn Halkaları ve Özellikleri
Klasik halka sistemi gezegenden 121.000 kilometre öteye dek uzanmaktadır. Halkalarda Cassini bölümü bölümü gibi birkaç tane dikkate değer boşluk mevcuttur. Bu boşluklardan iki tanesi, gezegenin kendi uydularının yol üzerindeki kayaları temizlemesi sonucu oluşmuştur. Diğerleri ise gezegen ve diğer uyduları arasındaki kütle çekimsel etkileşimin bir sonucudur. Klasik halkaların ötesinde G ve E halkaları gibi daha küçük halkalar uzanır. Bunlar; daha küçük birkaç uydunun yörüngesine kadar uzanır. Bu halkaların altındaki gezegen, içine 763 tane dünyanın sığabileceği kadar muazzam büyüklüğe ve hacme sahip bir gaz devidir.
Gezegenin Özellikleri
Pek çok gezegen gibi taçsız kral da katmanlı bir gezegendir. Bu katmanlar çeşitli materyallerden oluşmuştur. Gezegenin çekirdeğinde; sıvı metalik hidrojen ve üstü sıvı helyum katmanları bulunmaktadır. Buradan da elektrik akımlarının manyetik aktiviteyi tetiklediği ve oldukça zayıf bir manyetik alan oluşturduğu söylenebilir. Gezegenin atmosferi; hidrojen, bir parça helyum ve çok az miktarda; metan, amonyak, eten ve diğer organik maddelerden oluşmaktadır. Satürn atmosferinin en üst kısmı, gezegene soluk ve donuk rengini veren kristalleşmiş amonyak bulutları ile kaplıdır. Gezegen kendi ekseni etrafında 10 buçuk saatte döner. Bu muhteşem hızı sebebiyle gezegen yassılaşır ve Güneş Sistemi içerisindeki en basık gezegen haline gelir. Gezegenin büyük kısmı ile atmosferinin üst kısmı farklı süratlerde döner. Bu hız farklılığı da gezegendeki rüzgarların saatte yaklaşık 1800 kilometre hızla hareket etmelerine sebep olur. Taçsız kralın atmosferindeki en sıradışı özelliklerinden biri Kuzey kutbundaki altıgen şeklindeki bulut modelleridir. Bu modelin merkezinde, dünyadaki bir kasırganın göz duvarına birebir benzeyen bir anafor vardır.
Uydular
Güneş Sistemi’ndeki en eşsiz gezegen olan taçsız kral sadece muhteşem halka sistemine sahip olmakla kalmaz aynı zamanda bunlara 62 adet bilinen uydu da eşlik eder. Bu uydulardan başlıca olanları şunlardır; Titan, Minas, Enceladus, Tethys, Dione, Rhea ve Lopetus’ dur. Bu uydular esas olarak yüzeylerinin altındaki buz ve kaya karışımından oluşmuştur. Dünyadaki araştırma tesislerinden yürütülen keşiflerin yanı sıra Satürn gezegenine 4 adet de uzay aracı gönderilmiştir. Bunlar; sırasıyla Pioneer 11 (1979), Voyager 1 (1980) ve Voyager 2 (1981)’dir. Cassini Gün Dönümü Görevi, 2004 yılında gezegen sisteminin yörüngesine girmiştir. 2005 yılında Huygens sondası, bulutla kaplı titana inerek uydunun donmuş düzeyinin ilk görüntülerini sunmuştur. Titan aynı zamanda birçok bilim kurgu filmine de konu olmuş, üzerinde yaşamın olduğu neredeyse bulunan bir aydır. Halihazırda Satürn gezegenine daha fazla görev planlanmamaktadır. Fakat Voyager ve Cassini uzay araçlarının sağladığı veri ve görüntüler halkalı gezegen ve uydularını daha yıllarca inceleme imkânı sağlamaktadır.
Gezegen hakkında diğer bilgiler
Gezegenin güneşe en yakın noktası 1,3 milyar kilometre, en uzak noktasıysa 1,5 milyar kilometredir. Gezegenin 1 günü 10 saat, 39 dakika uzunluğundadır. Gezegendeki 1 yılsa, 29,4 Dünya yılı uzunluğundadır. Bunun nedeni gezegenin Güneş’e olan uzaklığı ve gezegenin yörüngesidir. Ayrıca halkalı gezegenin eksen eğikliği 26,73 derecedir. Son olarak da bu gezegendeki kütle çekimi bizim yaşadığımız gezegen olan dünyaya çok yakın olmakla birlikte 0,91 katı kadardır. Yani neredeyse dünyada var olan kütle çekimi ile aynıdır.
Satürn gezegenine baktığımınız zaman bile, Güneş Sistemi içerisinde keşfedilecek çok fazla gezegen olduğunu söyleyebiliriz. Bu tuhaf gezegen, Güneş Sistemi içerisinde yer alan gaz gezegenlerden biridir. Ancak, Güneş Sistemi içindeki çoğu diğer gezegenler gibi bu gezegende yaşam bulundurma ihtimali en düşük gezegenlerdendir. Fakat yine de kafamızı kaldırıp bu gezegenlere ve hatta daha da ötesine bakmalıyız. Çünkü hepimizin bildiği gibi “İstiklal Göklerdedir.”