Neptün gezegeni, Güneş Sistemi içindeki ana gezegenlerin sonuncusudur. Tıpkı diğer gezegenler gibi bu minik gaz devi de enlerin gezegenidir. 9 gezegen arandan bu küçük mavi küre,ortalama 4 buçuk milyar kilometre ile Güneş’e en uzak gezegendir. Güneş’in etrafını 1 defa dolaşması 165 dünya yılı sürmektedir. 24624 kilometrelik çapıyla gaz devlerinin en küçüğüdür.
Aynı zamanda atmosferinin üst kısımlarında -221 santigrat dereceye kadar düşen sıcaklıkları ile bütün gezegenlerin de en soğuğudur. Bu buzul gezegenin de rüzgarlar oldukça kuvvetlidir. Rüzgarların hızı saatte 2100 kilometreye kadar ulaşmaktadır. Bu rüzgarlar atmosferin ve gezegenin kendi ekseni etrafında dönüşü ile birleşirler. Dünyanın ki ne çok benzeyen eksen eğikliği ve bilinmeyen bir içsel ısı kaynağı gezegene tıpkı dünyadaki gibi belirgin mevsimler kazandırır.
Bazı çok şiddetli fırtınalar bütün bu sebeplerle tetiklenir. Ayrıca Güneş Sistemi içindeki diğer gezegenler gibi bu mavi buz topunun da dört buçuk milyar yıl önce oluşmaya başladığı düşünülmektedir. Neptün gezegeni de tıpkı diğer gezegenler gibi gaz ve toz bulutlarından meydana gelmiştir. Diğer gezegenlerle birlikte güneşe şu an olduğundan daha yakın bir yerde biçimlenmiş ve daha sonra mevcut konumuna taşındığı düşünülmektedir.
Küçük Mavi Buz Küresinin Uyduları
Mavi buz gezegenini bilinen ve gözlemlenen 13 tane uydusu vardır. Bunlar muhtemelen bu minik mavi kartopu gezegenle birlikte biçim almamışlardır. Bu uydular daha sonradan gezegenin çekim gücüne yakalanmış olabilirler. Çünkü bu uydulardan en büyüğü olan Triton 1846 yılında keşfedilmiştir. 1986 yılında ise Triton, Voyager 2 uzay aracı tarafından oldukça detaylı bir biçimde görüntülenmiştir.
Bu uydulardan gelen görüntüler göstermiştir ki Triton uydusu, gezegeninin etrafında ters bir yörüngeye sahiptir. Yani yörüngesinde bulunduğu gezegeninin dönüşünün tersi istikametinde hareket etmektedir. Bu göstergeden yola çıkarak Triton’un gezegenle birlikte oluşmayıp daha sonra kütle çekimine yakalandığını söylemek mümkündür. Triton, 2700 kilometrelik dev çapıyla, Güneş Sistemi içerisindeki en büyük uydulardan biridir.
Gezegenin Matematikle Keşfi
Bu mavi soğuk gaz küresi, kardeşleri gibi bir halka sistemine sahiptir. Ancak bu halka sistemi mevcut olsa bile Satürn’ün halkaları kadar kalın değildir. Gezegenin halkalarını oluşturan parçacıklara dair çokaz şey bilinmektedir. Bu mavi buz küresinin keşfi Urbain Le Verrier (1811 – 1877) isimli bir adamın matematiksel tahmininin zaferidir. Aslında Neptün gezegenini ilk gözlemleyen Galileo Galileo gibi bir bilgindir. Ancak bu bilgin bir yıldır bulduğunu sanmıştı. Bu dönemde başka gözlemciler, çıplak gözle görülmeyen bu gezegeni ayıt etseler de onu bir gezegen olarak tanımlamamışlardır. 1840’lara gelindiğinde uzaya bakan gözlerin, Uranüs’ün yörüngesini neyin bozduğunu belirlemeye çalıştıkları görülmektedir. Birkaç gözlemci başka bir gezegenin kütle çekimsel gücünün Uranüs’ü etkilediği tahmininde bulundu. İnsanlar matematiksel hesaplamalar yapmaya koyuldular ve 1846 yılında Le Verrier dış güneş Sistemi gezegeninin bulunduğu olası yeri gösteren çalışmasını sundu.
Gezegene Yapılan Ziyaretler
Neptün gezegenini bugüne kadar sadece bir uzay aracı ziyaret etti. O uzay aracı da 25 Ağustos 1989’da gezegene ulaşan Voyager 2 adlı uzay aracıdır. Gezegenini ve uydusu olan Triton’un yüksek çözünürlüklü görüntülerini gönderen araç, gezegenin manyetik alanın gücünü de derinlemesine araştırdı. Ancak burada tuhaf olan bir şey gözlemlendi. İşin ilginç tarafı bu manyetik alanın ekseni ile gezegenin dönme ekseni arasında bir açı olmasıydı. Voyager 2, daha önce dünyadan gözlemlenmiş olan 6 adet uydu ve bir halka keşfetmişti. Uzay aracı kendisi hala sistemdeyken gerçekleşen birkaç fırtına yakaladı ve bunların resimlerini dünyaya gönderdi. Daha sonra astronomlar bu fırtınalara; Büyük Koyu Leke, Koyak ve Koyu Leke 2 takma isimlerini verdiler.
Neptün hakkında önemli bilgiler
Öncelikle bu mavi buz dünya için, Güneş Sistemi içerisinde bulunan 4 gaz gezegenden biri olduğu söylenebilir. Ama gezegen ne yazık ki bilim insanlarının yaşanabilir bölge olarak tabir ettiği alanda bulunmamaktadır. Bu yüzden de gezegende yaşam olma ihtimali oldukça düşüktür. Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz nedenlerden dolayı gezegende bizim bildiğimiz düzeyde bir akıllı yaşam formu bulunmamaktadır. Gezegenin güneşe en yakın noktası 4,4 milyar kilometre, en uzak noktasıysa 4,5 milyar kilometredir. Gezegenin 1 günü, dünya gününü 4’te 3’ü kadardır. Yani yaklaşık 16 saattir. Ayrıca gezegenin Güneş’in etrafındaki dönüşü de 164,8 dünya yılı uzunluğundadır. Bunun nedeni gezegenin Güneş’ten çok uzakta bulunması ve yavaş dönmesidir. Yani uzaklığı nedeniyle yörüngesi daha uzun ve daha yuvarlaktır. Ayrıca gezegenin eksen eğikliği 28,32 derecedir. Son olarak da bu gezegendeki kütle çekimi bizim yaşadığımız gezegen olan dünyanın 1,12 katı kadardır. Yani bu gezegen kendini kilolu hissedenlere göre bir yer değildir.
Neptün gezegenine baktığımınız zaman, henüz Güneş Sistemi içerisinde bile keşfedilecek çok fazla gezegen olduğunu söyleyebiliriz. Bu mavi soğuk gaz küresi, dünyanın en uzak komşularından biridir. Bu yüzden gezegen, yaşam bulundurma ihtimali de en düşük gezegenlerdendir. Fakat yine de kafamızı kaldırıp bu gezegenlere ve hatta daha da ötesine bakmalıyız. Çünkü hepimizin bildiği gibi “İstiklal Göklerdedir.”