İnsanlık, en eski tarihten beri elindekiler ile yetinmek yerine yeni heyecanların peşine düşmekten haz almaktadır. Dünyanın içine hiçbir emek vermeden doğan insan fıtratında, göz gördükçe alışır; alışınca da sıkılır; sıkılınca da bilinmezliğe göz diker algısı vardır. İnsan fıtratı her daim arayışlara gebedir.
İnsanlık, ne kendini ne de diğer insanları bu mavi gezegene sığdıramadı. Bundan dolayı da yeni ikamet adresleri aramak için uzay mahalline gözlerini dikti. İnsanlık, zaman zaman uzaya ‘orada kimse var mı’ diye sinyal çakmaktadır.
Yüzyıllardır bilim insanları, bu arayışa sağlıklı bir yanıt veya herhangi bir yanıt bulmak için çalışmalar yapmaktadır. Bu uğurda amaca ulaşmak için bir çok araç icat edildi; ütopik denecek teoriler ortaya atıldı. Fakat henüz nokta atışı bir gerçekliğe ulaşılamadı. Peki bu serüven nereye doğru gitmekte?
Peki insanlık bu arayış sonunda ikametgâhını uzaya mı aldıracak?
1. Ay Uydusu
Bu maceranın en köklü adımı, 17. yüzyılda Galile’nin teleskopu ile atıldı. Semanın insanlığa göre uzak denilebilecek noktalarına uzanan bu teleskop, Ay üzerindeki siyaha çalan noktaların okyanus olabilitesini ciddi anlamda değerlendirdi ve bu noktalara ‘maria’ adı verildi.
İlerleyen zamanlarda maria adı verilen bu noktaların, antik yanardağ patlamalarının meydana getirdiği siyaha çalan bazalt noktalar olduğu anlaşıldı.
Ay’a ayak basışlar, bu uğurda üretilen araçlar, tarihin tozlu raflarında hatırı sayılır bir yere sahiptir.
2. Mars Gezegeni
Dünya’dan bakınca kırmızı bir yıldız gibi görünen kızıl Mars, içinde yaşam olma olasılığı uğruna en çok emek harcanan gezegendir. Çünkü Dünya’ya oldukça yakındır. Taşınılmaya kalkılsa yol masrafı çok tutmaz. Bu arayış hala devam etmekte ki bir kaç ay öncesinde Mars’a NASA tarafından Perseverance isimli bir araç gönderildi. Fakat buna gelmeden önce Dünya’dan Mars’a yapılan yolculukların tarihi eşelenecek olursa, Herschel işlevsel teleskoplar ile Mars’ın büyüklüğünü, mevsim ve günlerin uzunluğunu ölçtü. Mars’ın Dünya’dan daha küçük olduğunu ve bundan dolayı yerçekiminin az olduğunu keşfetti. Bu keşif sonucunda da ismi olup cismi olmayan Marslıların Dünyalılardan daha uzun olduğu teorisi ortaya atıldı.
3. Satürn Gezeni
Bu kuyuya tarih boyunca bin bir tane taş atıldı. Bunlardan birini de filozof Immanuel Kant attı. Ve Dünya dışında yaşayan canlıların zekası Güneş’e mesafeleri ile doğru orantılıdır dedi. Varlığınınnişanesi en ufak bir delil olmayan bu canlıların kendinden önce zekaları gündem oldu. Bu teoreme göre zeka küpü Satürnlüler oldu. Bu durumdan en zararlı çıkan ise Merküllüler oldu.
4. Uzayda Nüfus Sayımı
Bu serüven tüm hızıyla devam ederken 1848 senesinde Thomas Dick, uzaylılara sağ baştan say diye komut verdi. Gaye uzaylıların nüfus kaydını tutmaktı. Bu hesaplamayı mil kare başına 280 kişi düşen İngiltere’ye göre yaptı ve güneş sisteminin 22 trilyon nüfusa sahip olabileceği teorisini ortaya attı.
5. Enceladus
Yakın diye Mars’ta yaşam arayanlara karşı cephe olarak, Jüpiter etrafında dönen, Europa ve Satürn’ün uydusu Enceladus içinde yaşam arayanlar da vardı. Bu iki gezegenin dışı kalın buzlar ile örülü olsa da buz tabakası altında sıvı halde su bulunmakta olduğu keşfedildi. Isı uydularının içinde okyanusların donmasını engelleyen bir çekirdek olduğu tahmin edilmektedir.
6. Yaşam Belirtileri
Astronomlara göre Samanyolu Galaksisi içinde 40 milyon gezegen olabilir. Bu kanıya Güneş sistemi dışında 3800 gezegeni inceleyerek vardılar. Bu gezegenlerden gözlerine kestirdiklerinde yaşam belirtisi ararken bio imza adını verdikleri gazları incelemektedirler. Bu araştırmayı yaparken, dünyada ineklerden termitlere varana kadar canlıların metan gazı salgıladığını; fakat bu gazı yanardağların da salgılayabildiği öne sürmüşlerdir. Bundan dolayı da oksijen ve ozon gazlarının da galakside dayandığı başka canlılar olabilme ihtimalinin araştırılması gerektiğini savunmuşlardır.
7. Proxima Centauri b
Bilim insanları galakside yaşam ararken, yaşama elverişli olması açısından Güneş’e ne çok hak ne çok yakın olmayan noktalara teleskoplarını dikmektedirler. Bu görüş ışığında, Güneş sistemi dışında keşfedilen en yakın gezegen Proxima Centauri b. Bu gezegene ulaşmak için araç geliştirilmeye çalışılıyor. Başarılı olma ihtimalinde Proxima Centauri b gezegenine ulaşmak 20 yıl, gezegenden Dünya’ya veri aktarımı 4 yıl sürebilir denmektedir.
Bu arayış nereye kadar gider bilinmez. Fakat sonun başlangıcına varana kadar gezegen yolculuğunun süreceği aşikardır.
